Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve bugün sizlerle Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanmamın 22. gününü konuşacağız. 62 kilo ve 17 yaşındayım. Doktor tedavisi altında her gün 50 miligram Roaccutane kullanıyorum. Hiç gecikmeden günümüze başlayalım o zaman.
Sabah uyandım ve dudaklarımı açamadım. Çünkü her gece krem sürerek yatıyorken dün gece sürmek zor gelmişti. Cezasını da çekmek zorundaydım. Neyse zar zor açtım ve hemen krem sürüp okula gittim.
Okulda sıra dışı bir yan etki belirtisi olmadı. İleriyi bulanık görüyorum, yüzüm soyuluyor, dudaklarım sürekli çatlıyor vesaire vesaire. Saç derim hiç kaşınmıyor artık. Psikolojik olarak durumum gayet iyi.
Bu arada bir şeyi söylemeyi unuttum. Burunlarım gerçekten acı vermeye başladı. Sabah uyandığımda burunlarımın içi olduğu gibi kabuk tutmuş oluyor. Kuruduğundan dolayı diye düşünüyorum. Neyse o kabukları soyduğumda ise çok büyük acılar çekiyorum. Artık yeni bir karar aldım ve burunlarımın içine de nemlendirici krem süreceğim. Çok kötü bir seçim olmaz umarım.
Şimdi sizlere günlük fotoğraf ve videomu göndermek istiyorum.
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve bugün sizlerle Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanmamın 21. gününü konuşacağız. 62 kilo ve 17 yaşındayım. Her akşam 50 miligram Roaccutane kullanmaktayım. Günümüze başlayalım o zaman.
Sabah uyandım ve yüzümü kafama takmadan okula gittim. Aslında yüzümü yıkarken aynaya baktığımda sanki sivilcelerim azalmış gibi geliyordu. Psikolojik olduğunu düşünüyorum ama çok güzel bir his yinede :)
Yüzümün soyulması hala daha devam ediyor. Canlı deri her geçen gün yukarı çıkıyor. Gözümün ileriyi bulanık görme sorunu devam ediyor ancak alıştım. En arka sıradan tahtayı görebiliyorum. Sadece üzerinde biraz çalışıp odaklanmam gerekmekte.
Dudaklarım çatır çatır soyuluyor. Bu çok kötü. Çünkü dayanamayıp bende soyuyorum ve acılar için dudaklarımı yalıyorum :( Ama o dudak soyma zevki var ya neler verseler değişmem be :) Nemlendirici kremi artık okula götürmeyi düşünüyorum. Buna ek olarak ruj şeklindeki nemlendiricileri kullanmayı da tercih ediyorum. Ama kafam karışık.
Biraz hayatıma renklilik katmak işitiyorum şu sıralar. Saçlarımı boyayabilirim. Belli değil. Aslında böyle şeyler düşünmek beni mutlu ediyor. Şimdi günlük fotoğrafımı ve videomu atıyorum.
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve bugün sizlerle Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanmamın 20. gününü konuşacağım. 17 yaşında ve 62 kiloyum. Her gün 50 mg Roaccutane kullanmaktayım. Haydi o zaman başlayalım.
Sabah yine uyandım ve 29 Ekim kutlamasına katıldım. Kutlamada hava buz gibiydi ve bu yüzden dudaklarım çok acıdı. Yani buz havada dudaklarım çok kötü oluyor. Kışta geliyor anlaşılan bittik :)
Saç derimin kaşınma problemi artık pek kendini göstermiyor. Yani eğer ben kendi isteğimle kaşırsam ortaya çıkıyor kısa süreli. Eskisi gibi geceleri uyandıran kaşıntılar yok anlayacağınız.
Yüz derimin soyulması aynı hızla devam ediyor. Aslında bunun için seviniyorum. Çünkü her döküldüğünde altından daha iyi ve canlı bir deri çıkacak. Çok mutluluk verici bir şey. Sizde eğer kullanacaksanız bunu hissedeceksiniz.
Bunun dışında pek bir değişiklik yok desem yeridir. 10 gün kaldı tahlil gününe, bekliyoruz. Şimdi sizlere fotoğraf ve videoyu atmak istiyorum.
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve bugün sizlerle Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanmamın 19. gününü konuşacağız. 17 yaşında ve 62 kiloyum. Her gün 50 mg Roaccutane kullanıyorum. İsterseniz şimdi günümüze geçelim.
Sabahki rutinim hep aynıydı. Sanki yüzümdeki sivilceler yavaş yavaş soluyor ve yok oluyordu. Ama gün sonunda eve geldiğimde yine eski hali. Benim için bu durumun bir problemi yok. Çünkü ben sabırlıyım ve minimum 2-3 ay içinde ancak etkisinin görülmeye başlandığını biliyorum.
Neyse nemlendiriciyi sürüp okula gittim. Arkadaşlarda artık dudaklarımın parlamasına alışmışlardı. Komik anlar yaşanmıyordu yani :) Neyse okulda da her şey normal ilerledi. Sadece yüzümün soyulması ve dudaklarımın kuruması problemi baş gösteriyordu.
Ha bu arada, Asosyal Emrecan artık beni bırakıp gitti. Yani onu yendim. Artık hiçbir psikolojik sorun yaşamıyorum. Hayatım gayet güzel. Yani eğer sizde bu sivilce ilacını kullanıyorsanız ve kötü günler yaşadığınızı hissediyorsanız tamamen bu düşünceyi kafanızdan atınız.
Çünkü sizi ele geçirmeye çalışan bir hastalık gibi bir şey o. Neyse şimdi sizlere günlük fotoğrafımı ve videomu gönderiyorum :)
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve bugün sizlerle Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanmamın 18. gününde ne olduğunu konuşacağız. Öncelikle belirtmek isterim ki 17 yaşında ve 62 kiloyum. Her gün 50 mg Roaccutane kullanıyorum.
Yine normal bir şekilde sabah uyandım. Aynaya dikkat etmeyerek yüzümü yıkayıp, yemeğimi yiyip okula gittim. Her şey çok rutindi. Saç derimde ara sıra kaşıntılar oluyordu ama "Yeter artık!" dedirtecek seviyede değil.
Gözlerimin ileriyi bulanık görme problemi hala daha var. Ne kadar zorlarsam zorlayayım başaramıyorum. Odaklamıyor işte :) Ama problem yok benim için yakın önemli. Hem benden daha kötü olan insanlar var. Benim göz hastalığım hapı bırakınca geçecek ama ya onların? İşte bu bana güven veriyor.
Yüzümün soyulma problemi ise aynı hızda ilerliyor. Koluma kafamı her yasladığımda bir yığın deri hırkamda beliriyor. Alıştım ama artık.
Psikolojik yönden hiçbir problemim yok. Gülememek dışında. Çok komik durumlarda dayanamayıp gülüyorum ve canım acıyarak tekrar susuyorum. Dudaklarım çatlıyor sürekli. Artık nemlendirici sürerek okula gideceğim. Hatta şu ruj şeklindeki nemlendiricilerden almak istiyorum.
Yaklaşık 12-13 gün sonra tekrardan doktora gideceğim tahlil için. Bakalım sonuçları çok merak ediyorum.
Bu arada dün soyduğum büyük siyah kabuklu sivilcenin hemen arkasında bir sivilce daha çıktı. Onunla oynamaya gelmiyor hemen canımı yakıyor. Korktuğum şey ise acaba kabuğunu soyduğum sivilce mi? İnşallah değildir. Şimdi size fotoğrafımı ve videomu gönderiyorum.
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve bugün sizlerle Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanmamın 17. gününü konuşacağız. Her yazının başında söylemem gerektiği gibi yine birtakım şeyler söyleyeceğim. 17 yaşında ve 62 kiloyum. Her gün 50 mg Roaccutane almaktayım.
Bu sabah uyandım ve ayna rutinimi gerçekleştirmemeye çalıştım. Normal bir şekilde yüzümü yıkayıp, nemlendirici krem sürmeden okula gittim. Okulda dudaklarım çok acıdı. Çünkü çatlıyorlar ve yeni bir deri çıkıyor altlarından.
Artık nemlendirici sürerek gideceğim okula her gün, buna karar verdim. Yapacak hiçbir alternatif yok çünkü. Neyse okulda yine istemsiz olarak yüzüm ile oynuyordum. Bir anda kabuk tutan büyük sivilcemi kopardım. Ama kanamadı, akmadı veyahut başka bir şey olmadı. Sadece sivilce kabuğuydu. Umarım izi kalmaz.
Bu arada saçlarım dökülmüyor artık eskisi kadar. Sadece çok zorlayınca birkaç tel elime geliyor. Kaşınma problemi ortadan kalktı desem yeridir. Şu anlık tek problem dudaklarımın çok hızlı bir şekilde çatlaması...
Şimdi sizlere bugün çektiğim video ve fotoğrafı göndereceğim. Video çekildiği sırada yüzümdeki büyük sivilceyi koparmamıştım. Oradan fark edebilirsiniz belki :)
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan. Her zaman ki gibi başlamak istiyorum. 17 yaşında, 62 kiloyum. Her gün 50 mg Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanıyorum ve bugün 16. günüm. Haydi size kısaca neler olduğunu özetleyeyim.
Sabah uyandım ve aynaya bakma rutinini mi gerçekleştiriyorum. Biraz azalma vardı sanki. Ama psikolojik olduğunun farkındaydım. Sağ yanağımdaki o kocaman sivilce kabuk tutmuştu. Çok mutlu oldum. Zaten gözümdeki ağırlıkta artık ortalıkta yoktu.
Asosyal Emrecan artık benim içimden çıkmıştı. Mutlu ve enerjik günlerime geri döndüm. Arkadaşlarım yanımda ve bana destek oluyorlar. Alnım pürüzsüzleşti. Profesyonel fotoğraf kameramın pili bittiği için bugün ki fotoğrafımı telefonum ile çektim. Umarım kalitesi pek problem olmaz. Hemen yarın pil alacağım.
Gün içerisinde farklı şeyler yaşamadım. Başlıktan da anlayacağınız gibi, rutin olaylar peşimde... He pardon! Bugün "saç derisi kaşınma" yan etkisini yine gördüm. Fakat biraz kaşıyınca hem muhteşem bir zevk veriyor hemde kaşınma hissini sona erdiriyor.
Az önce akşam yemeğinden kalktım. Hapımı da yemeğimle birlikte içtim. Şimdilik her şey iyi gidiyor bakalım yarını bekleyeceğiz. Şimdi sizlere fotoğrafımı ve videomu gönderiyorum.
Merhaba arkadaşlar, ben Emrecan Özkan ve Roaccutane kullanıyorum. Toplam 15 gündür bu ilacı günlük 50 mg alarak tüketmekteyim. Yaşım 17 ve kilom 62. Blog anasayfasına giderek daha önceki 14 günüm hakkında bilgi alabilirsiniz.
Şimdi size bugünü anlatayım. Sabah uyandım ve ayna rutinini uyguladım. Yüzümdeki o kocaman sivilce hala daha orada duruyor ve "Beni kopar" diye bana bağırıyordu. Ben ise onu duymadım ve kafamdan o düşünceyi uzaklaştırdım.
Asosyal Emrecan bugün hiç aktif değildi. Sanırım uyuya kalmıştı :) Neyse Çok enerjiktim ve gözümdeki o ağırlık uçup gitmişti. Dudaklarımın durumu ise hala kurumakta. Önceki soyduğum kabuk yeniden kendini kapamış. Sabah nemlendirici sürmeden okula doğru yola çıktım.
Okulda çok önemli bir olay olmadı. İleriyi görememe sorunu sanki biraz gerilemiş gibi. 10 metreyi göremiyorken şimdi 15-20 metreyi göremiyordum. Yani biraz gelişme oluyordu. Saç derisinin kaşınması ise bugün sadece 1 kez karşıma geldi ve o da biraz kaşıyınca gitti.
Bu arada hani iki gün önce kurstayken bir arkadaşımın hiç selam vermediğini söylemiştim ya, bugün yanıma gelip "Bir sorun mu var kanka?" dedi. Çok mutlu oldum. Hemen durumu anlattım ve bana karnının çok ağrıdığını üzgün olduğunu söyledi. Böyle arkadaşlara iyi ki sahibim.
Güzel bir gün sonunda eve doğru gittim ve size bir video çektim. Durumumu video olarak özetlemesi amacıyla. Aşağıda ekleyeceğim zaten izleyebilirsiniz. Aynı zamanda az önce bir fotoğraf çektim onu da ekleyeceğim. Bu arada fotoğrafta dudaklarımda nemlendirici var. Videoda ise yok. Videoya dikkatli bakarsanız belki kabukları fark edersiniz. O zaman Roaccutane kullanmanın 15. gün bloğuna burada son getirelim :)
Merhaba arkadaşlar, bu yazıda sizlere Roaccutane tedavimin ilk 14 gününü anlatacağım. Öncelikle kendimi size tanıtmak istiyorum. Sonra yavaş yavaş konuya gireriz.
Benim ismim Emrecan Özkan ve 17 yaşındayım. Sosyal, mutlu , sabırlı, eğlenceli bir kişiliğe sahibim. Hep gülerim, güldürürüm. Yengeç burcuyum. Yeni insanlar ile arkadaş olmayı seviyorum. Her gün daha da nasıl sosyal olabilirim diye düşünürüm. Yani kısacası mutlu bir hayata, iyi bir aileye, gerçekten değer verdiğim arkadaşlara sahibim. Şimdi sizlere kendime ait birkaç resmi göndereceğim.
Bu fotoğraf Temmuz 2016 aylarında çekildi. Yüzümdekileri az çok fark edersiniz.
Buda 2016 kurban bayramına ait bir fotoğraf :) Yüzümdekiler azalmış gibi görünüyor olabilir, ama asla öyle değil.
Arkadaşlar bunlar bana ait fotoğraflar işte. 7 Ekim 2016 tarihinde aldığım bir karar ile uzman bir cildiye doktoruna 9 Ekim 2016 tarihi için randevu aldım. Çünkü artık bu sivilcelerin geçmeyeceğini anlamıştım. Ergenlik değildi bu! Neyse gittim doktora, içeri girdim ve yüzümü gösterdim. Bana Roaccutane tedavisine başlayacağımızı söyledi.
Öncelikle bana 2 soru sordu.
-Kaç kilosun? Kaç yaşındasın?
+62 kiloyum arada 63 oluyorum heheh :) 17 yaşındayım hocam.
-Tamamdır oğlum, 50 miligram yazıyorum. Her ay geleceksin kan tahliline bakacağız, hapları yenileyeceğiz. Toplam 6 aylık bir tedavi sonucunda kalıcı bir çözüm elde edeceğiz. Vücudun çok kuruyacak. Dudakların çatlayacak. Sana nemlendirici kremde yazacağım. Yemek yerken kullanacaksın. Yağlı yemekler yemeye özen göster.
+Tamamdır hocam problem değil, yeter ki geçsin şu illetler.
Neyse aldık ilaçları babamla. Ben bayağı mutluyum ama bir görseniz :) Neyse eve geldim. İlk akşam doktorun dediği gibi yemek yerken kullanacaktım. Yemek masasına oturdum ve işte serüvenim burada başlıyor. Şimdi sizlere 13. günüme kadar neler yaşadığımı kısa kısa anlatacağım. Haydi başlayalım.
1. Gün
İlaçları satın almıştım. Enerjik ve mutluydum. Yemek masasına oturdum ve yemeğimden 2 kaşık almıştım. 3. kaşık ile birlikte hapları ağzıma attım. Yuttum. Ardından vücudumda bir gariplik hissettim. Muhtemelen psikolojikti. Üzerime bir ağırlık çöktü. Karnım doydu. DAHA 3. KAŞIKTAYDIM OYSA! Gözlerim ağırlaştı ve babam ile anneme "Doydum, uyuyacağım." dedim. Tabii şaşkın gözler :) Biraz üsteleseler de sofradan kalkmama izin verdiler. Kalktım ve yatağıma gittim. Uyudum.
2. Gün
Sabah kalktım ve okula gideceğim. Bir problem olmadı. Hala aynı aktiflik, mutluluk. Akşam eve geldim ve yemek yemeye oturdum. 2. kaşıktan sonra yine hapları ağzıma attım ve yuttum. Bir problem vardı. Yine doymuştum. İştahsızlık etkisi vardı. İşte bu ilk hissettiğim etkiydi. Oysa keşke sadece bu yan etkiyi hissetseydim! Buna bir çözüm bulmalıydım. Bir hile yapmalıydım. Ben ilacı içmeden önce aç iken ilacı içtikten sonra bir anda doyuyordum. Peki ya ilacı tam doyacağım sırada içersem? Hahah komik gelebilir arkadaşlar ama tam olarak da böyle bir hile buldum. Artık ilacı tam doyacağım kaşıkta içecektim. Kalktım sofradan ve yine yatağa gömüldüm.
3. Gün
Sabah kalktım ve aynada yüzüme baktım. Sanki biraz parlıyordu. Yada psikolojik :) Aldığım nemlendiriciyi hiç kullanmamıştım. Çünkü kuruduğunu hissettiğim bir yerim yoktu. Okula gittim. Güzel bir günün ardından eve geldim. Yemek sofrasında önceki gün düşündüğüm hileyi yaptım ve muhteşem bir yemek geçirdim. Uyumamaya çalıştım. Çünkü saat 7 de uyumaya vücut alışkın değil :) 10 a kadar dayanabilirsem vücudu düzene sokabilirdim. Öyle de yaptım saat 10 gibi uyudum.
4. Gün
Her şey rutin gerçekleşiyordu. Rutin olaylar, olaylar vs.vs. Yemek sofrasında yaptığım hileyi devam ettirdim. Falan filan uyudum. İşte ne olduysa ertesi gün başladı.
5. Gün
Sabah uyandım ama uyandım mı tam belli değil. Çok yorgunum. Neyse kalktım ayağa, hemen ayna karşısına geçtim. Dudaklarımda bir kuruluk var. Sivilcelerim sönmeye başlamış gibi. Nemlendirici sürdüm ve okula gittim. Hani sırada otururken sıkılıp elinizi sıraya koyup, kafanızı elinize yaslayarak yatarsınız ya işte bende öyle yaptım. Kafamı bir kaldırdım ve ne oldu bilin. Simsiyah hırkamda bir beyaz toz gibi bir şey. Ne oluyor falan derken temizledim ve kolum ile yüzümü sildim. Bir baktım yine o beyaz tozlardan. Demek toz değil, DERİYMİŞ. Oha falan oldum hahah :D Neyse bir mutluluk yine. Geçiyor güzel güzel diyorum. İkinci gördüğüm yan etkiyse işte bu deri soyulmasıydı. Eve gittim, rutin bir şekilde hilemi yapıp uyudum.
6. Gün
Sabah uyandım. Yataktan kalktım. Dudaklarıma baktığımda bir beyazlık vardı. DUDAĞIM KURUYOR VE ÜSTÜNDEKİ DERİYİ ATIYORDU. Hemen nemlendirici sürdüm. Bunun yanında bir terslik daha vardı. Gözlerimi tam açamıyordum. Yüzümü yıkadım tekrar ama nafile. Neyse idare edeceğiz dedim ve okula gittim. İşte bir yan etkisi ile burada tekrar karşılaştım. Eğlenceli sohbetlere girmiştik arkadaşlara. Bir espri oldu ve o da ne! GÜLEMEDİM. Ağzımı gülecek kadar çalıştıramıyordum. ACIYORDU. ÇÜNKÜ KURUMUŞTU. Neyse arkadaşlara bahsettim, "Rahat ol oğlum sen ne bekliyordun başına taç koyacaklar böyle mi sivilcelerden kurtulacaktın?" dediler bir rahatladım. Neyse rutin bir şekilde eve gidip ilaçtan sonra uyku saatimde uyudum.
7. Gün
Sabah uyandım ve gözlerimdeki ağırlığı yine fark ettim. Dudaklarım daha da kötü oluyordu gün geçtikçe. Bende bıkmadan nemlendiriciye devam ediyordum. İşte okul falan derken rutin şeyler devam etti. Eve geldim ilaçları aldım ve tekrar yatağıma yattım.
8. Gün
Sabah uyandım ve yataktan kalktım. Ayna karşısında yüzüme bakıp gözlerim kısık bir şekilde tekrar okula gittim. Tabii ki nemlendiriciyi yine unutmadım. Neyse okuldayım öyle takılıyorum. Arkadaş ortamı yine efsane. Gülüyor eğleniyoruz. Yalnız ben bir şey fark etmiştim. Bir yan etki daha. Ben normalde arkadaş ile en arkada oturuyorum. Daha doğrusu bizim tayfamız en arka orta sırada otururuz. 4 kişi. 2 kız 2 erkek. Birisi benim. Neyse teneffüsteyken sınıfa birisi girdi ve ben girene baktım. İşte sorun burada başladı. Giren kişi bulanıktı. Buğuluydu. Ama tam buğulu değil böyle nasıl desem anlatılmaz yaşanır cinsinden. Karşıdaki kişiyi ayırt edemiyordum. Çok korktum var ya öyle bir korku yok. Hemen yanımdaki arkadaşımı tuttum ve o muhteşem tepkiyi verdim. "GÖREMİYORUM." İşte nasıl falan diyorlar, anlattım. Yine bir gaz verdiler bana "Bak oğlum şu prospektüs kağıdına neymiş ne değilmiş öğren olur böyle şeyler. Dua et haptan dolayı." İşte yine bir rahatlama geldi aklıma haptan dolayı olduğu gelince. Sonra eve gidince hemen prospektüs açtım ve gerçekten yan etkisi olarak görme bozukluğu ve bulanık görme yazıyordu. Kafaya takmadım. Çünkü yakını zaten görüyordum. Uzağı ise uygun ışıkta problemsiz görebiliyordum. İlacı içip yattım.
9. Gün
Sabah uyandım ve her şey stabil ilerledi. Yalnız gözlerimde ki ağırlıktan dolayı yine kısık bir şekilde geziyordum. Gözler kısık olduğu için insanlar beni yorgun sanıyordu. Asla! Ben yorgun değilim. Hala aynı Emrecan benim. Lütfen beni yanlış anlamayın. Eski eğlenceli Emrecan hala burada. Sadece köşede oturuyor. Psikolojimde bir problem olmadığına eminim. Depresyon halim asla yok. İlacı kullananlar intihar teşebbüsü duyuyormuş. Bu her 10.000 hastanın 1 inde oluyormuş zaten o da. Neyse bana "Emrecan neden bu kadar mutsuzsun?" diye soran her kişiye durumumu açıklıyordum. Beni anlayışla karşılıyorlardı. Neyse olaylar ilerliyordu. Bulanık görme sorunu, deri dökülme sorunu, dudak çatlama sorunu devam ediyor; iştahsızlık sorunu durmuştu. Çünkü ilaç onu kullanmanın hilesini bulduğumu anlamış ve pes etmişti Hahaha :D Neyse eve gittim, ilaçları alıp, yattım.
10. Gün
Sabah her zamanki gibi uyandım ve gözlerdeki ağırlık hala aynı. Size zaten 13. güne geldiğimizde fotoğraf atacağım. O zaman fark edeceksiniz. Neyse burnumun içi kurumuştu. Bunu hissediyordum. Bir kabuk vardı. Neyse takmadım kafaya. Dudaklarım deriden oluşan bir kabuk tutuyordu. Yani kandan oluşan kabuk vardır, deriden dolayı oluşan kabuk vardır. Bilirsiniz illaki. Mesela eliniz yandığında oradaki deri buruşur ve beyaz bir kabuk olur. Ama diziniz kanadığında siyah bir kabuk oluşturur. Benim dudaklarımda beyaz kabuk vardı. Oynasam soyulacaktı o cins. Neyse ben tabii okulda dayanamayıp oynuyordum. Soyuyordum azıcık azıcık. Keşke soymasaydım. Neyse ilk akşam yemekte problem olmadı. İlaçları alıp yattım.
11. Gün
Sabah uyanıyorum ve gözlerim yine çılgınlar gibi 9 ton ağırlığında. Garip bir asosyallik hissi vardı üzerimde. Ne bileyim bir garip hissediyordum. Arkadaşlarım ile aram çok iyiydi oysaki. Ama içimden bir his asosyal gibi davranmak zorunda olduğumu söylüyordu. Ben içimdeki sesi dinlemeyecektim. Bunu yapamazdım. Ben ASOSYAL DEĞİLDİM! Ertesi gün bu problemden nasıl kurtulduğumu açıklayacağım. Okula gittim ve garip bir şekilde o his yine canlandı. Kimseyle konuşma! Ama ben böyle birisi değilim ki. Konuşmak zorundayım. Bende insanım. Pes etmedim ve arkadaşlarım ile yine eğlendim. He bu arada garip bir şey daha yaşandı. Hani ben demiştim ya en arkada oturuyorum diye. İşte fizik dersindeyiz. Ben fizik dersini çok severim. Bu sayısal seçmemin nedenlerinden birisi. İşte dinliyorum. Tahtaya bakıp tahtadakileri deftere geçiriyorum falan. Hoca anlatıyor ve bir anda "Emrecan buraya ne yazacağız?" dedi. Ben de konuyu anladığım için hemen nedenini açıklayarak "T-20 yazacağız hocam." dedim. Her şey çok iyiydi. Doğru cevap vermiştim. Yada ÖYLE SANIYORDUM. Sonra hoca garip bir şekilde baktı ve " Sakın kimse ses çıkarmasın. Emine buraya ne yazacağız?" Emine ise "T-10 yazacağız hocam." dedi. BEN ŞOK! BEN İPTAL" Ne oluyor diyorum. Şaşkın gözlerle etrafa bakıyorum. Tahtada 20 bile yazmıyormuş. 20 DAHİ! Ben 10 yazan yeri 20 okumuşum uzaktan. Oysaki 20 yazıyordu. Hemen olayı dersin ortasında anlattım dedim hocam ben hap kullanıyorum uzağı net göremiyorum üzgünüm dedim falan anlayışla karşıladı. İşte efsane günlerden birisi olacaktı bu benim için. Eve gittim,ilaçları aldım ve uyku vakti!
12. Gün
Sabah her zaman olduğu gibi gözlerdeki ağırlık ile uyandım ve okula gittim. Dudaklarım ile oynuyordum ve sonunda dudağımdaki kabuğu soymuştum. Ama keşke soymasaydım. Okuldayken bir şey yemediğim için dudaklarımdaki asıl sorunu fark edememiştim. Günün yemek saatlerinde olacaklardan habersizdim oysaki. Neyse okul bitti ve ben kendimi arkadaşlarımla iletişim kurmaya zorluyordum. Asosyal Emrecan sürekli konuşuyordu içimde. Okul çıkışı eve yürüyerek gitmek zorundaydım. Servisle giderdim normalde. Yoldayken düşündüm ve içimdeki Asosyal Emrecan'ı susturmanın tek yolunun ancak ona bir şans vermek olduğunu aklıma getirdim. Bir plan yapmalıydım ve o plan ise aynen şöyleydi. Kendimi yanımda arkadaşlarım, ailem olmadığı zaman toplumdan soyutlamalıydım. Zaten eğer o insanlar yanımda olmazsa otomatikman soyutlanmış oluyordum. Ama ailemin ve arkadaşlarımın yanında her zamanki Emrecan olacaktım. İşte bu taktik çok iyiydi. İçimdeki Asosyal Emrecan bu sayede susuyordu. Bununda bir hilesini bulmuştum. Eve gidip ilaçları aldım. Ardından uykuya daldım.
13. Gün
İşte düne geldik. Dün cumartesiydi ve sabah kursum vardı. Her şey normal gidiyordu. Yani yan etkiler yine aynı tıkırında ilerliyor. Yüzümün soyulmasının azaldığını hissediyorum sanki. Gözlerim her zamanki gibi aynı. Aklıma bu yaşadıklarımı bir blogta anlatmam gerektiği geldi. Daha doğrusu bu zamana kadar neden anlatmadım ki dedim kendi kendime. Hemen bir blog açtım ve sizlerle şu an yan yanayım. Bu arada bu gece yani 22 Ekim gecesine alarm kurmuştum. Saat 22:00 tam olarak. Neyse uyandım. Dedim bari 1 saat daha uyuyayım nasıl olsa hafta sonu. Alarmı bir saat erteledim ve gözlerimi kapadım. O da ne! Kafam kaşınmaya başladı. Sanki bir bit bütün kafamı ele geçirmiş beni yiyordu. Kaşıdıkça çok güzel bir zevk alıyordum ve buda benim daha da kaşımama neden oluyordu. Ama bir şeyin farkındaydım ki o da eğer daha çok kaşırsam kanayacak ve kabuk tutup daha da kötü olacaktı. İşte bu yüzden yataktan kalktım ve bir müzik açtım. Kafamı başka şeylere yönlendirdim. Kaşıntıyı düşünmemeye çalıştım. İlk 10 dakika arada bir kaşıdım sonra ise kendiliğinden geçti. Umarım bu yan etki ile gecenin köründe uyanıp karşılaşmam. Size şimdi bir fotoğraf gönderiyorum.
13. güne ait bir fotoğraf işte. Artık her gün bir fotoğraf + video atmaya çalışacağım. Bu bloğu takip edebilirsiniz arkadaşlar :)
14. Gün
Sabah uyandım ve aynanın karşısında kendime bir baktım. Yüzümde 2-3 sivilce muhteşem büyümüştü. Şimdi fotoğraflarını göndereceğim. Bu arada bu sabah Asosyal Emrecan yine aktifti. Babam ile birlikte okula gittim ve kendi başıma bir deney yaptım. Kurs sınıfımda 4-5 kişi tanıyordum. Yani 1'isi ile yakın arkadaş olup diğer 3'ü ile sadece arkadaştık. Kendim bir deney yaptım dediğim gibi. Sınıfa hiçbir şey demeden girdim. En arkada bir sıra belirledim ve oturdum. En yakın arkadaşım beni gördü ve günaydın dahi demedi. Üzüldüm. Ben selam vermeyince insanlar bana selam vermemişti. Üzücüydü. Umarım bir daha aynı şey olmaz. Umarım psikolojim benimle oyun oynuyordur. Ben bu değilim.
Ben Emrecan Özkan. 17 yaşında, 62 kiloyum. 6 ay boyunca Roaccutane adlı sivilce ilacını kullanacağım ve deneyimlerimi gün ve gün sizlere aktaracağım. Her yazımda en bir video ve bir resim kullanmaya gayret göstereceğim. Haydi o zaman bu serüvene başlayalım.